Gazze Krizinin Yansımaları
Üç ayı aşkın süredir devam eden İsrail- Hamas savaşı İsrail’in tüm çabalarına rağmen bölgeye tamamen yayılmış değil. Durum ilerleyen günlerde elbette değişebilir, bölge ciddi bir felaket yaşar ama henüz korkulan yayılma gerçekleşmedi.
Gazze’de Hamas yönetimindeki sağlık bakanlığına göre savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana 22 binden fazla Filistinli öldürüldü. İsrail, elbette hepsini yok edemeyecek ama bölgeyi boşaltarak orayı, bir Filistinlinin deyimiyle, “İsrail’e otopark yapacak”. Amacın bu olduğunu İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in, İsrailli yerleşimcilerin bölgeye dönerek “çölü yeşertebilmeleri” için Gazze’den göçün teşvik edilmesi gerektiği yönündeki açıklamaları ortaya koyuyor. BM tahminlerine göre Gazze nüfusunun yüzde 85’i, yani 1,9 milyon kişi – savaşın başlamasından bu yana ülke içinde yerinden edilmiş durumda. Batı Şeria’da da gerilim yüksek seyretmeye devam ediyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas geçtiğimiz günlerde bölgenin “patlayabileceği” uyarısında bulunmuştu.
Bölgeye -henüz- yayılmaması, savaşın Gazze’ye uzak alanlarda yaşanmadığı anlamına gelmiyor ama. Krizin merkezi Gazze, şiddetli çatışmalar orada yaşanıyor olsa da bu kriz üç bölgede de etkisini gösterdi. Bunlardan biri Lübnan, bilindiği gibi. İsrail, bir insansız hava aracıyla Beyrut’ta Hizbullah’ın kalbi sayılan bölgede, Hamas’a ait olduğu ileri sürülen bir binayı hedef aldı geçen Salı. Saldırıda Hamas Siyasi Büro Şefi, aynı zamanda da Hamas ordusunda görevli Salih el-Aruri ile yedi kişi öldürüldü.
Alışılmışın tersine İsrail bu kez bu saldırıyı doğrudan üstlenmedi. İsrail hükümetinden Mark Regev, “Lübnan devletine bir saldırıda bulunmadıklarını” bile açıkladı. Bu pek doğru değil elbette, özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen ay Hamas liderlerine “nerede olurlarsa olsunlar” operasyon düzenleneceğini söylemişken, hiç inandırıcı gelmiyor. Zaten Hizbullah bunun Lübnan’a yapılmış bir İsrail saldırısı olduğunu açıkladı. Dahası eylemin “Gazze’deki savaşın seyrini değiştirebileceğini” de vurguladı. Lübnan Başbakanı Necip Mikati de patlamanın “Lübnan’ı İsrail’le yeni bir çatışma aşamasına sürüklemeyi amaçladığını” söyleyerek bunun suç olduğunu anımsattı. Yani kabul etmese de, Aruri cinayetini İsrail’in işlediği ortada.
Aruri’nin saf dışı bırakılmasının bence beklenmedik etkilerinden biri Katar’la birlikte arabulucuk yapan Mısır’ın faaliyetlerini askıya almasıydı.
Gazze kriziyle bağlantılı bir başka çatışma alanı da Kızıldeniz oldu. Yemen’de, Hamas’ı destekleyen, İran yanlısı Husi savaşçıları Kızıldeniz’de İsrail ya da ABD ticaret gemilerine saldırmaya başladı. Bölge nakliye için önemli bir rota. ABD Husi güçlerinin son zamanlarda ticari gemilere iki füze attığını duyurmuştu. Eğer bu böyle devam ederse, gemiler Afrika’nın en güney ucuna yönelmek durumunda kalacak ki bu da olağanüstü maliyete yol açacak.
İran’da son iki günde yaşananlar da bilinmiyor değil. Hamas’ı destekleyen bir ülke olarak İsrail’in hedefinde olması doğal. Geçen hafta Suriye’de Şam yakınlarında önemli bir Devrim Muhafızları komutanını öldürdü İsrail. Devrim Muhafızları’nın efsanevi generali Kasım Süleymani’nin ABD’lilerce öldürülmesinin dördüncü yıldönümü münasebetiyle düzenlenen tören sırasında meydana gelen patlamalarda 84 kişi öldü. IŞİD’in üstlendiği saldırı herhalde İsrail’i memnun etmiştir. Bu saldırıyı İsrail’in yapmaması gerilimin artmasına engel olmayacak. İşaretleri görülüyor.
Gazze savaşının “diplomasi ya da hukuk” çerçevesinde sürdüğü yerlerden biri de Güney Afrika tabii ki. Bu ülke, hazırladığı 86 sayfalık iddianame gibi bir metinle, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı “soykırım” suçundan dava açtı.
İsrail hükümeti davaya itiraz etti ama mahkemeye katılarak savunma yapacağını da duyurdu. Bugüne kadar uluslararası hukukun hiç bir kuralına uymayan İsrail’in bu davayı ciddiye almasının nedeni, yirminci yüzyılda soykırıma uğramış tek ulus oldukları fikrinin zarar görmesi. Divan’dan çıkacak olumsuz bir kararı tanımak zorunda olmadığı halde davaya önem vermesinde bu kuşkusuz etkili.
Gazze’de başlayan, henüz tüm bölgeye yayılmayan savaş üç farklı noktada Gazze kaynaklı çatışmalar halinde devam ediyor.
Ortadoğu huzursuzsa her yer huzursuz.